Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

deniz tutması

  • 1 deniz tutması

    ohne pl Seekrankheit f

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > deniz tutması

  • 2 deniz tutması

    морска́я боле́знь

    onu deniz tutması tuttu — его́ укача́ло

    Türkçe-rusça sözlük > deniz tutması

  • 3 deniz tutması

    n. seasickness, mal de mer
    * * *
    1. sea sickness 2. seasickness

    Turkish-English dictionary > deniz tutması

  • 4 deniz tutması

    seasickness

    İngilizce Sözlük Türkçe > deniz tutması

  • 5 deniz

    deniz Meer n, See f;
    deniz baskını Sturmflut f;
    deniz böceği ZOOL Garnele f;
    deniz gözlüğü Tauchermaske f, fam Taucherbrille f;
    deniz nakliyatı Seetransport m;
    deniz tutması Seekrankheit f;
    deniz üssü MIL Marinestützpunkt m;
    deniz yoluyla auf dem Seewege;
    denize girmek (im Meer) baden;
    denize indirmek vom Stapel lassen;
    iç deniz Binnenmeer n;
    beni deniz tutar ich werde seekrank

    Türkçe-Almanca sözlük > deniz

  • 6 deniz

    1) мо́ре

    denize açılmak — выходи́ть в мо́ре, отплыва́ть

    deniz baskını — прили́в на мо́ре

    deniz basmasıгеол. трансгре́ссия мо́ря

    deniz bilim — океаногра́фия

    deniz bindirmek — [внеза́пно] разбушева́ться — о мо́ре

    deniz bölgesi — аквато́рия

    deniz buzulu — а) припа́й, ма́ссы прибре́жного льда; б) а́йсберг; плаву́чая льди́на

    deniz çekilmesi — морско́й отли́в

    denize dalmak — а) ныря́ть; б) погружа́ться (о подводной лодке)

    denize dökmek — а) сбра́сывать в мо́ре; б) перен. пуска́ть на ве́тер (напр. деньги)

    denize dökülmek — впада́ть в мо́ре (о реке)

    deniz durmak или deniz düşmek — утиха́ть (о море после шторма)

    deniz elverişliği — морехо́дность, морехо́дные ка́чества

    denize girmek — ку́паться в мо́ре

    deniz hâkimiyeti — госпо́дство на мо́ре

    - ı denize indirmek — спусти́ть на́ воду (судно, шлюпку)

    deniz inşaat tezgâhı — ста́пель; слип

    denize kabiliyetli — морехо́дный

    deniz kazası — кораблекруше́ние

    deniz kulübü — яхт-клу́б

    deniz mıntakası = deniz bölgesi —

    deniz musluğuмор. ки́нгстон, забо́ртный кла́пан

    deniz nakliyat grubuвоен. а) конво́й; б) карава́н судо́в

    deniz nakliyat şirketi — парохо́дство; судохо́дная компа́ния

    deniz ödüncüюр. бодмере́я

    deniz raporu — деклара́ция капита́на

    deniz sathı — у́ровень мо́ря

    deniz (seyrü)seferi — а) морепла́вание; морехо́дство; б) путеше́ствие (пое́здка) по мо́рю

    denizde sefer ilmi — навига́ция (наука)

    deniz üssü — вое́нно-морска́я ба́за

    deniz üzerine çıkmak — всплыва́ть на пове́рхность мо́ря

    deniz yolları — морски́е ли́нии (пути́)

    deniz yoluyla — мо́рем, по мо́рю

    2) волне́ние (шторм) на мо́ре

    deniz tutması — морска́я боле́знь

    onu deniz tuttu — его́ укача́ло

    deniz(ler) var — на мо́ре во́лны; на мо́ре волне́ние

    bugün çok deniz var — сего́дня на мо́ре си́льное волне́ние

    ilkbahara doğru çok deniz olur — к весне́ быва́ет мно́го штормо́в

    3) перен. мо́ре, ма́сса (чего-л.)

    çiçek denizi — мо́ре цвето́в

    kan denizi — мо́ре кро́ви

    Büyük Türk-Rus Sözlük > deniz

  • 7 deniz

    "1. sea, ocean. 2. marine, maritime, nautical, naval. 3. waves, sea; a swell. -in açığı the offing. -e açılmak to put (out) to sea. - albayı navy captain. - ataşesi naval attaché. -de balık something not yet in hand, a bird in the bush. - baskını tidal wave, tsunami. - basması geol. marine transgression. - binbaşısı navy commander. - bindirmek for the sea to get rough suddenly. - buzu sea ice. - buzulu ice mass formed at the seashore. -den çıkmış balığa dönmek to feel like a fish out of water. - derya 1. the boundless seas. 2. all around, as far as the eye can see. - derya ayak altında. You have a wide view of the sea, spread out and beneath you. - durdu/ düştü. The sea has died down. -e düşen yılana sarılır. proverb A drowning man will clutch at a straw. -e elverişli seaworthy. - eri navy seaman. - feneri lighthouse. denizden/-i geçip kıyıda/çayda boğulmak to handle big problems successfully and come to grief over trifles. -e girmek to bathe, go swimming (in the sea). -e girse kurutur. colloq. He can´t do anything right. - hamamı formerly an enclosure for sea bathing. - haritası naut. chart. D- Harp Akademisi Naval Academy. - hortumu waterspout. - hukuku maritime law. -e indirmek /ı/ to launch (a ship). - kabarmak for the sea to get rough. - kazası shipwreck; accident at sea. - kenarı seashore. - kenarında kuyu kazmak to do something the hard way. -leri kolla! naut. Ease the ship! - kulübü seaside club; yacht club. -de kum, onda para. colloq. He has as much money as there is sand in the sea. - kurdu experienced sailor, sea dog, an old salt. - kuvvetleri naval forces. - mili nautical mile. - müzesi naval museum; oceanographic museum. - nakliyat şirketi shipping company. - otobüsü hovercraft; hydrofoil. - sigortası maritime insurance. - subayı naval officer. - tarağı dredge, dredger. - tehlikesi com. sea risks. - ticaret hukuku maritime law. - tutmak /ı/ to get seasick. - tutması seasickness. - uçağı seaplane. - üssü naval base. - yarbayı navy commander. - yeli the steady offshore breeze of summer. - yolları maritime lines. - yoluyla by sea. - yosunu seaweed."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > deniz

См. также в других словарях:

  • deniz tutması — is. Dalgaların etkisiyle sallantıların insanda yarattığı baş dönmesi ve kusma biçiminde kendini gösteren rahatsızlık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • deniz — is. 1) Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi 2) Bu su kütlesinin belirli bir parçası Marmara Denizi. Karadeniz. 3) Aydaki düzlükler 4) mec. Geniş alan 5) mec. Çokluk, yoğunluk Birleşik Sözler deniz… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • HÜDAM — Deniz tutması …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • tutma — is. 1) Tutmak işi 2) Destekleme 3) Yanaşma 4) sp. Markaj Birleşik Sözler aktutma deniz tutması …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»